Kahramanmaraş merkezli 7,7 büyüklüğündeki depremde Osmaniye 112 Acil Çağrı Merkezi'nde görev yapanlar, yaşadıkları korku ve paniğe rağmen insanlara yardımcı olabilmek için çalıştı.

Osmaniye Acil Çağrı Merkezi'nde görevli İbrahim Halil Karalök, AA muhabirine, deprem anında masanın altına girerek "çök, kapan, tutun" hareketi yaptığını anlattı.

Sarsıntının bitmesiyle bir binanın yıkıldığına ilişkin ilk çağrıyı aldığını aktaran Karalök, yaşadıkları dehşete rağmen hemen ekiplerin yönlendirmesini yaptığını söyledi.

İlk çağrıdan sonra da yoğun şekilde bina yıkılmalarıyla ilgili aramalar geldiğini belirten Karalök, "O gün gerçekten çok zordu. O an biz de panikledik, vatandaşlar da panikledi. Çağrıları alıp ekipleri yönlendirmeye başladıkça o paniğimiz azaldı ve görevimize konsantre olmaya başladık. O gün tüm personel, çağrı almaya çalıştık. İşimizi düzgün ve verimli şekilde yaptığımıza inanıyorum." diye konuştu.

Karalök, depremden sonraki günlerde özellikle enkaz altından merkezi arayanların olduğunu ve ekipleri hızlı şekilde verilen adreslere yönlendirdiklerini ifade etti.

- "Gerçekten çok zor saatler yaşadık"

Çalışanlardan Fatih Curabaz da sarsıntıyla merkezin çatı yalıtımının döküldüğünü ve depremin yıkıcılığını o şekilde anladığını dile getirdi.

Depremin ardından ilk çağrısının 4 katlı bir binanın yan yattığı ve içeride mahsur kalanların bulunduğuyla alakalı olduğunu anlatan Curabaz, şunları kaydetti:

O Başhekim Bir Daha Yöneticilik Yapamayacak O Başhekim Bir Daha Yöneticilik Yapamayacak

"Çağrıların çoğunluğu Rahime Hatun Mahallesi ve İstasyon Caddesi gibi yerlerde yıkılan binaların olduğu bölgelerden gelmeye başlayınca biz de ekipleri o taraflara yönlendirdik. Daha sonraki süreçte enkaz altında yakınını arayan ya da yakınının enkaz altında olduğunu düşünenler aramaya başladı. Sonraki süreçlerde il dışından yardıma gelen ekiplere yardımcı olmaya çalıştık. Depremin olduğu gün sakin olmaya çalıştım, işimin gereği soğukkanlı olmak zorundaydık. Sakin kalmayı bir şekilde başardım, gerçekten de çok zor saatler yaşadık. Allah bir daha yaşatmasın."

Editör: Ertuğrul Gülmez