Sendika

Hekimsen 12 Ocak Basın Bildirisi Yayımladı

Hekim sendikası 12 ocak iş bırakma basın bildirisi yayımladı.

Abone Ol

Hekime şiddet, MHRS randevu sistemindeki sorunlar, mobbing, 4924 sorunu, diş hekimlerinin problemleri, ek ödeme yönetmeliğinde kapsam dışı hekimlerin problemleri, asistan hekimlerin sorunları, ek ödeme yönetmeliğindeki sorunlar ve adaletsizlikler, emekli hekimlerimizin sorunları, 1. basamak hekimlerin sorunları, aile hekimlerinin sorunları ve diğer tüm sorunlar için Hekimsen eylem kararı almıştır

Hekimsen, kuruluş amacı gereği ideal bir sağlık sistemi kurulmasının ilk durağı olarak hekimlerin yıllardır birikmiş sorunlarının çözülmesi, verilmeyen haklarının verilmesi gerektiğini ortaya koymuş bir sendikadır.

Hekimlik mesleği devlet memurluğu kalıbına sığdırılamaz birtakım dinamiklere ve niteliklere sahip bir meslektir.

Hekimsen, kurulduğu günden bugüne her bir hekimin hakkı verilene kadar mücadeleye devam edeceğini birçok kez belirtmiştir.

Her biri anlaşılması zor, inisiyatife açık ve net olmayan ifadelerle dolu yeni yönetmelikler yerine; sınırları net olarak belirlenmiş, hak ve hukuku gözeten Hekim Yasası’nın çıkmasını talep etmiştir.

Kuruluşumuzdan bugüne kadar bu sorunlar tarafımızca dile getirilmiş, talepler ve çözüm önerileri oluşturulmuştur.

Ancak Sağlık Bakanlığı bu konuda en çok dinlemesi, önerilerini dikkate alması gereken çalışanlarının hekimler olduğunu; başta Hekimsen olmak üzere hekimleri temsil eden, hekimlerin talep ve önerilerini kendilerine iletecek makamın hekim odaklı STK’lar olduğu gerçeğini görmezden gelmiştir.

Sorunların çözümünde taleplerimiz ve çözüm önerilerimiz dikkate alınmamakla beraber; ucu açık çözümler, sürdürülebilirliği şüpheli ve hekimleri tatmin etmekten uzak farklı yollar kullanılmış, sorunlar çözülmek yerine adeta halının altına süpürülmüştür.

Sonuç olarak hiçbir talebimiz net olarak çözüme kavuşturulmamıştır. Daha önce vadedilen yıpranma payı ve erken emeklilik konusunda da hiçbir çalışma yapılmamıştır.

Hekimsen, siyaset üstü duruşumuzun bir gereği olarak her ne kadar seçimlere yakın tarihlerde seçim sonuçlarını etkileyebilecek eylemler yapmamayı kararlaştırmış olsa da çözüm üretecek makamların kayıtsız kalması sendikamızı 12 Ocak 2023 tarihinde iş bırakma eylemi kararı almak zorunda bırakmıştır.

Defalarca bahsetmiş olsak da sorunlarımızı, çözüm önerilerimiz ve taleplerimizi bir kere daha yineliyoruz:

Sağlıkta Şiddet

Şiddet yasasının çıkarılması ve sağlıkta şiddetin katalog suçlar kapsamına alınması uygulamada olan hata ve eksiklikler nedeniyle sağlıkta şiddet sorununu çözememektedir. Sendikamızın talep ettiği koruyucu ve önleyici önlemlerin alınmaması nedeniyle sağlıkta şiddet artarak devam etmektedir. Şiddet uygulayan şahıslar Cumhuriyet Savcılarınca tutuksuz yargılanmak üzere salıverilmekte, yapılan taşkınlıklar cezasız kalmış görünmektedir. Bu durum şiddete meyilli şahısların daha fazla cesaret kazanmasına sebep olmaktadır.

Önerilerimiz
Cumhuriyet Savcılarının inisiyatifine bırakılmayacak şekilde düzenlemeler yapılarak suçluların tutuklu yargılanmasının kesin olarak sağlanması.
Sağlık kuruluşlarında metal dedektörü, x-ray cihazı, güvenlik görevlilerinin yetki ve sorumluluklarının artırılması ve tüm bu önlemlerin ivedilikle etkin kullanılması sağlanmalıdır.

Aile Sağlığı Merkezlerinde tüm gruplarda güvenlik görevlisi çalıştırılması ve bu giderin cari ödeneklere eklenmesi.

Şiddet uygulama geçmişi olan şahısların sağlık kuruluşlarına güvenlik güçlerinin kontrolünde başvurmasının sağlanması.

Şiddetten dolayı hapis cezası olanlar bu konuda bir bu konuda yetkili bir sağlık kurulu tarafından zararsız olduğu tespit edilmedikçe güvenlik gereği hastanelerin mahkum koğuşunda muayene olmaları sağlanmalıdır.

Hasta ile sağlık çalışanını karşı karşıya getiren durumların önüne geçilmelidir. Önüne geçilemeyen durumların kontrolü için güvenlik güçleri ve talep eden ve tehdit edilen hekimlerde kişiye hayati risk oluşturmayan, kişiyi kesin bir şekilde etkisizleştirebilecek cihazların bulunabilmesinin sağlanması.

MHRS Sayıları

Hastanın hastalıkları ve sosyo-kültürel durumu, hekimin branşı, çalışma şart ve imkanları ve Bilgi Yönetim Sistemlerinin ergonomisi ile ilişkin olarak tanı tedavisi için gerekli asgari süre vardır ve bu standart bir süre olamaz.

Merkezi Hasta Randevu Sistemi mevcut haliyle hastaların nitelikli sağlık hizmeti almasına engel teşkil etmekte, hekimlerin iş yükü altında ezilmesine ve malpraktis risklerinin artmasına sebep olmaktadır ve bu şekilde sağlıkta şiddete zemin hazırlamaktadır.

Tüm bunlar yetmezmiş gibi ek randevu gibi düzeni tamamen bozan dayatmalarla halihazırda 5 dakikada hasta bakılan bu sistemde ek randevular hem hekim hem hasta için kabul edilemezdir.

Bu haliyle ortalama muayene, tetkik ve tedavi süreleri 3 dakikaya kadar düşebilmektedir. Hekimlerin topluma göre ortalama yaşam süresinin 10 yıl kadar düşük olmasında iş yükü fazlalığının rolü unutulmamalıdır.

Önerilerimiz
Her ne kadar Dünya Sağlık Teşkilatı ve yapılan bilimsel çalışmalar bir hastaya ayrılması gereken sürenin en az 20 dakika olmasını önermiş olsa da mevcut sorunun çözümüne katkı sağlamak adına muayene sürelerinin ilgili bölümlere ya da hastanın işlemine göre dinamik olarak uygun ölçülerde düzenlenmesini belirli bir sınıra kadar makul karşılıyoruz.

MHRS hekim, çalışan ve hasta açısından geniş kapsamlı bir konu olduğundan, Sağlık Bakanlığı öncülüğünde sorunun asıl muhatabı olan hekimler ve hekimleri temsil eden sendikalarının katılımıyla çalıştaylar düzenlenmeli, gerekli değişiklikler bu çalıştay sonucuna göre yapılmalıdır.

Diş hekimlerinin çalışma şart ve ekollerindeki farklılıklar göz ardı edilmemeli, diş hekimliğinde randevu aralıkları olabildiğince hekimin kararlarına ve kişiselleştirmesine uygun olmalıdır.

MHRS yükünün artması gibi güncel ihtiyaçlara göre yeniden düzenlemeler değerlendirilmelidir. Yine bu süreler belirlenirken hekimin de insan olduğu unutulmamalı, randevu aralıkları yeterli süre dinlenme ve diğer ihtiyaçlar için gerekli zamanı bırakacak şekilde ayarlanmalıdır.

Hastaneye gitmeden muayene ve tedavisi birinci basamak sağlık kuruluşlarında yapılabilecek çok sayıda hastanın direkt olarak ikinci ve hatta üçüncü basamak sağlık kuruluşlarına başvurabilmesi de randevu sistemindeki sorunların kaynaklarından biridir.

Bu nedenle akılcı bir yaklaşımla sevk zinciri getirilmelidir. Sevk zincirinin amacına uygun şekilde çalışabilmesi için birinci basamak güçlendirilmeli, angarya hizmetlerden arındırılmalı, olası şiddet olaylarına karşı güvenlik sağlanmalıdır.

Mobbing

Mobbingin ana nedenlerinden biri, yöneticilere verilen yetkilerin kötüye kullanımı sonucunda yöneticilerin cezai yaptırımlara karşı mevzuatla korunmalarıdır. Yöneticiler tarafından hekimlerimize uygulanan farklı türlerde mobbingler mevcuttur.

Yaygın olarak karşılaşılan mobbing örnekleri olarak; usulsüz görevlendirmeler, anayasal bir hak olan sendikal eylemlere karşı verilen disiplin cezaları, mobbing maksatlı yapılan denetimler sayılabilir.

Ayrıca liyakatsiz yöneticilerin mobbinge daha sık başvurduğu da bir gerçektir. Liyakatsiz yöneticiler ve denetimsiz çalışanlar sebebi ile sendika üye başvurularının usulsüz reddi, savsaklanması ya da hekimin yanlış sendikaya kaydedilmesi gibi hukuka aykırı olaylar da yaşanabilmektedir.

Önerilerimiz
Usulsüz görevlendirmelere son verilmelidir. Yurtdışına yapılan görevlendirmelerde hekimlerin muvafakati alınıp, hak ettiği harcırahın verilmesi, savaş durumu dışında öncelikle bu konuda gönüllü olanların ve psikososyal şartlar nedeniyle kabul edemeyenlerin baskı ile gönderilememesinin ve görevlendirmelerde genelgelere uyularak kıdem önceliği ve sırasına riayet edilmesi sağlanmalıdır.

Hukuki bir hak olan sendikal eylemlere sonrasında iptal edileceği kesin olan cezalar verilmekten vazgeçilmeli, mevcut verilmiş ve yargı sürecinde olan cezalar iptal edilmelidir. Bu güne kadar başvurmamakla beraber, bundan sonra sendikal faaliyetlere hukuksuz disiplin cezası veren yöneticiler hakkında sendikal faaliyetlere engel olmaktan dolayı TCK 118. maddesi uyarınca dava açma yolunu seçeceğiz.

Mobbing amaçlı ya da usulsüz olarak yapılan yönetici hatalarının bedelini devlet ödememeli, yargı giderleri ve maddi / manevi tazminatlar kısmen de olsa yöneticiye rücu ettirilmelidir.

Yönetmeliklerde geçen ve hukuka açıkça aykırı olan “Disiplin cezası alanlara ek ödemelerinin yapılmaması” uygulamasından derhal vazgeçilmelidir.
Sendika üyeliklerinin işçi sendikalarında olduğu gibi e-devlet üzerinden yapılması ivedilikle sağlanmalıdır. Bu şekilde aynı zamanda hukuksuz davranılarak kamuya zarar verilmesinin önüne geçilmelidir.

4924 Sayılı Yasa Çerçevesinde Oluşan Mağduriyetle

4924 sayılı yasa ile yapılan kadro dağılımları ve sözleşme iptalleriyle birçok meslektaşımız mağdur edilmiştir.

Kadroların dağıtılma kriterleri açık bir şekilde belirlenmemiştir. 4924 Sayılı “Eleman temininde güçlük çekilen yerlerde sözleşmeli sağlık personeli çalıştırılması” kanununda kastedilen yerlerde çoğunlukla DHY hekimlerin çalışmasına rağmen bu kadrolardan DHY hekimlerin yararlanamaması adil değildir.

1. Basamak hekimlerine hiç kadro verilmemiş, daha önce sözleşme kadrosunda olan 1. Basamak hekimlerimizin kadroları feshedilmiştir. Bugüne kadar sözleşmeli çalışmış ve sözleşme feshine neden olacak bir hatası olmamış meslektaşlarımız da sözleşme iptali ile karşılaşmıştır.

Aynı kurumda aynı şartlarda ve aynı işi yapan birçok meslektaşımız arasında sözleşmeli olmak ya da olmamak sonucu adaletsizlikler oluşup bu durum çalışma barışını bozmaktadır. Hastanelerin hasta yükünün altında ezilen acil serviste çalışan hekimler bu kadro dağılımında yok sayılmıştır.

4924 sözleşme kriterleri ve mobbinge açık uygulanış şekli hekimlik mesleğinin doğasına aykırı olup mesleki saygınlık ile bağdaşmamaktadır.

Önerilerimiz
Yaşam şartları mahrumiyetle dolu olan ya da çalışma şartları ağır ve riskleri yüksek olan kurumlar için sözleşme yerine yaşam standartları ve ödemelerde yapılan iyileştirmelerle hekim temininde güçlük çekilen yerlerde bölge tazminatı gibi seçenekler ile özendirici olunmalı, Devlet Hizmet Yükümlülüğü kaldırılarak hekimlerin zorla değil; isteyerek bu kurumlarda çalışması sağlanmalıdır.
Aynı kurumda aynı işi yapan hekimlerimizin yalnızca sözleşme sebebi ile farklı ücret almasının önüne geçilmeli, özendirici seçeneklerden hekimlerimizin tamamı eşit şekilde yararlanmalıdır.

Diş Hekimlerinin Sorunları

Diş hekimlerinin diğer kamu hekimlerinden ayrılan sorunlarının başında, ikinci basamak diş hekimliği hizmetinde sürekli girişimsel işlem uygulayan diş hekimlerinin mesleklerini icra edecek, hastalarını tedavi edecek zaman ve güç bırakmayacak yoğunluğa maruz kalmalarıdır.

Bu insanlık dışı çalışma temposu ve vakitsizliğin içinde uygunsuz ve kalitesiz yapılan protez diş laboratuvarı ve malzeme ihalelerinin sonuçları ile hekimler yaptıkları işi sürekli tekrar etmek ve hastalarına kalitesiz hizmet vermek zorunda bırakılmaktadır.

Ayrıca diş hekimliği dört el kuralına ile çalışılması gereken bir meslek olmasına rağmen hekimler tek başına bırakılmaktadır.

Diş hekimliği acili oldukça nadir olmasına rağmen yıllardır popülist politikalarla diş hekimlerine gereksiz iş gücü harcamasına sebep olacak şekilde acil nöbeti tutturulmaktadır.

Adalet bakanlığı ve diğer bakanlıklara bağlı kurum diş hekimlerinin, diğer tüm hekimler gibi temel maaşları yetersiz olduğu halde ek ödeme yönetmeliğinde de kapsam dışı bırakılmış, özlük hakları hiçe sayılmıştır.

Yetersiz işlem puanları ve SUT ödemeleri ile diş hekimlerinin emeği karşılanamamaktadır.

Önerilerimiz
İkinci basamak diş hekimliği hizmetinin tamamının tedavide girişimsel işlemler üzerine kurulu olduğu gereğine ve bilimsel normlara uygun teşhis ve tedavi süresi verilmelidir. Hasta randevuları hastaların kaliteli hizmet alabilmesine engel olmamalıdır. Hekimlerin emek, zaman ve motivasyon kaybına yol açan uygunsuz/kalitesiz protez ve malzeme sorununun çözümü için ihaleler bilimsel koşullara uygun şartnamelerle yapılmalı ve etkin şekilde denetime tabi tutulmalıdır.
Diş hekimliğinde acil vakalar oldukça nadirdir. Gereksiz yere iş gücü kaybı yaratan diş acil nöbetlerinde etkin sağlık hizmetine yönelik belirli merkezlerde nöbet tutulması gibi çözüme yönelik girişimler uygulanmalıdır.

Diş hekimleri dört el kuralına uygun yani her hekime en az bir personel olacak koşullarda çalışabilmelidir.

Hasta mahremiyeti ve sağlıklı çalışma koşulları açısından tekli odalarda hizmet verilmelidir.

Diş hekimliği girişimsel işlemlerinin puan ve SUT karşılıkları belirli aralıklarla güncellenmelidir.

Aile diş hekimliği, ikinci ve üçüncü basamak diş hekimliği sağlık hizmetinin yükünü alacak, toplumun ağız diş sağlığı bilincini artıracak, önleyici tedavilerle halk sağlığına ve ülke ekonomisine katkı sağlayacak bir uygulama olacaktır. Ancak ehil ellerde meslek örgütlerinin görüşleri alınarak planlanmalıdır. Aile hekimliğinde düşülen hatalardan ders alınmalıdır. Girişimsel işlemlerin çeşidi, yaş sınırlaması, dövize endeksli malzemeler gibi faktörler dikkatli değerlendirilmelidir.
Adalet bakanlığı ve diğer bakanlıklara bağlı kurum diş hekimlerinin Sağlık Bakanlığı bünyesindeki meslektaşları ile aynı özlük ve mali haklara sahip olması son ek ödeme yönetmeliğindeki olumlu gelişmelerden etkilendirilmesi gerekmektedir.
Hekimsen Kamu Diş Hekimleri Çalıştay Raporu’nda belirttiğimiz düzenlemeler konu hakkında detaylı bilgi vermektedir. Buradaki düzenlemelerin sağlanması gerekmektedir.

Asistan Hekimlerin Sorunları

Asistan hekimler mobbing karşısında en savunmasız hekim grubudur. Bazı öğretim üyelerinin hukuksuz talep ve uygulamalarında eğitimleri iki dudağının arasında olan hocalarının uygulayabileceği mobbinge karşı hak arama yolları oldukça kısıtlıdır.

Nöbetler hukuksuz olarak birçok eğitim kliniğinde olması gereken miktardan fazla tutturulmaktadır. Yasal olarak uygulanması bir zorunluluk olan nöbet ertesi izinler de hala bazı kliniklerde verilmemektedir. Bu durum hekimlerin ve toplumun sağlığını direkt olarak tehdit etmektedir.

Sağlık Bakanlığına bağlı hastaneler ve YÖK’e bağlı hastaneler arasındaki mevzuat ve uygulama farklılıkları ve ayrıca aynı hastanede bile SBA ve YÖK kadro farklılıkları yüzünden aynı işi yapan pek çok asistanımız farklı ücretler almaktadır. Birçok meslektaşımız asistan olmasına rağmen pratisyen tabip kadrosunda göründükleri için maddi hak kaybına uğramışlardır. Teşvik ek ödemelerin, kurumların keyfiyetine bırakılması ve yöneticiler tarafından nöbet ücretlerinin türlü bahanelerle kesilmesi sonucu asistan hekimler, ücretlerinde iyileşme beklerken tam tersi bir şekilde kayıpla karşılaşmışlardır. Tıpta uzmanlık kadrolarının plansız bir şekilde kat kat arttırılması, öğretim üyelerinin hızla istifa etmesi, hasta yükünün altında eğitim sürelerinin ve materyallerin ciddi yetersizliği sonucu asistan eğitimi onarılmaz yaralar almaya devam etmektedir.

Önerilerimiz
Öğretim üyelerinin mobbing uygulamasına fırsat vermeyecek düzenlemeler hayata geçirilmelidir.
SBA ve YÖK kadro ayrımı ortadan kaldırılmalı, asistanlar tek kurum ve tek kadro altında toplanmalı, ek ödemeler merkezi biçimde adil ve emeklerin karşılığı olacak şekilde verilmelidir.
İhtisas kazanan hekimlerin eski kadrolarındaki ilişiklerinin kesilmeyerek hekimin kurumda bekletilmesi mobbing amacıyla kullanılmasının önüne geçilmelidir.
Popülist politikalardan vazgeçilmeli, ülkemizde sağlığın gelecek yılları düşünülerek tıpta uzmanlık eğitim kalitesinin arttırılmasına yönelik acil eylem planı kapsamlı bir şekilde hazırlanmalıdır.
Nöbetler ile ilgili yönetmeliklere uyulmayan kliniklerle ilgili olarak Hekimsen tarafından yürütmeyi durdurma davaları açılmış, Kamu Denetçiliği başvurusu ile hukuki başvurular yapılmıştır.

Aile Hekimlerinin Sorunları

Aile hekimlerinin maaşları sözleşmeli olmalarına rağmen sözleşmeli statüde arttırılmamış, yıllara sarihan azaltılmıştır. Aile Hekimlerinin cari giderleri yıllardır memur maaş zamlarına eşit oranda artırılmış, aile hekimliklerindeki asgari ücretlere endeksli personel giderleri, elektrik, doğalgaz gibi harcama kalemlerinde fiyat artışının memur maaş artış oranlarından daha fazla olması göz ardı edilmiştir. Ayrıca kapalı devre kamera sistemi gibi sonradan eklenen şartların giderlerinin de cari gider ödeneğinden karşılanması beklenmiş, yeni şartlar için ek ödenekler tahsis edilmemiştir.

Aile hekimlerinin cari gider ödeneğindeki harcamalardan zaman zaman artan küçük miktarlar göze batmış, bu artışlara karşılık yeni harcama kalemleri icat edilmiştir. Unutulmamalıdır ki aile hekimleri, birimlerini açarken kullanacakları tıbbi cihaz, malzeme, büro malzemesi gibi birçok harcamayı kendileri karşılamış, aile hekimliği birimlerine adeta bir işletme gibi sermaye koymuşlardır. Hekimler tarafından karşılanan bu sermayenin de bir karının olması yadırganmamalı, bu sermaye ile sağlanan karlılık cari gider ödemesinde makul bir karşılık bulmalıdır.

Aile Hekimliği sistemi kurulduğundan bu yana birime alınmış olan malzemeler birim değiştirirken ya da emekli olurken sorun teşkil etmektedir. Birimin açılışında bu masraflarda hiçbir pay sahibi olmayan Sağlık Bakanlığı bu malzemelerin verilen cari ödenekle alındığı savıyla sorunu çözümsüz bırakmakta, birimden ayrılan ve yeni gelen aile hekimlerini karşı karşıya getirmektedir.

Aile hekimlerinin yasal izin kullanma hakkı, izin alırken vekalet bırakma zorunluluğu nedeniyle gaspedilmeye devam etmektedir. İzin alan aile hekimi karşılık olarak diğer birime vekalet etmek zorunda kalmakta, sanki hiç izin kullanmamış gibi aynı iş yükünü izin kullanmadığı günlerde üstlenmiş olmaktadır.

Önerilerimiz
Cari gider ödenekleri harcama kalemlerindeki artışın göz önüne alınarak gereken oranlarda artırılmalıdır.
Yapılması istenecek masraf gerektiren işler için ek cari ödenek verilmelidir.
Birim değiştirme ve emeklilik gibi durumlarda devir şartları bir mevzuata bağlanmalıdır. Birim devri ile ilgili işlemlerde hakkaniyetli ölçülerin bizlerden geri alınan bildirimlerle eklenmesi gerekmektedir.
Yeni açılan birimin açılış masrafları için ayrı bir ek ödenek verilmeli ya da daha iyi bir seçenek olarak Sağlık Bakanlığı tarafından karşılanmalıdır.
Aile hekimlerinin izin kullanmalarını engelleyen vekalet sorunu yapılacak düzenlemelerle çözülmelidir.
Aile Hekimleri sözleşmeli personel olsalar da toplu sözleşmelerde onlara verilen artışlar sözleşmeli memurlara verilenler kadar olmamaktadır. Bunun gibi birçok nedenle hak edişleri yıllar içinde ciddi oranda azalmıştır. Bu hak kayıplarının telafi edilmesi gerekmektedir.
Aile Hekimliğinde çalışan sendika yönetim kurulu üyelerine kanunda geçen haftalık bir gün izin verilmemektedir. Bu kanuni hakkın ivedilikle verilmesi şarttır.
Bütün hekimlerin emekli olma durumlarında, kendi kurumlarında yarı zamanlı olarak mesleklerini icra etmelerinin önü açılmalıdır. Aile Hekimliği örneğinde 2-3 hekim birlikte bir Aile Hekimliği birimi çalıştırabilmelidirler.
Aile hekimleri sözleşmeli memurlar olsalar da, toplu sözleşmelerde onlara verilen zamlar sözleşmeli memurlara verilen zam ile aynı olmamaktadır. Bunun gibi birçok nedenle hak edişleri yıllar içinde ciddi oranda azalmıştır. Bu hak kayıplarının telafi edilmesi gerekmektedir.

1. Basamak Hekimlerinin Sorunları

Basamakta çalışan hekim ve diş hekimlerine; diğer tüm hekimlere koşulsuz verilen taban ödeme hedeflere bağlanarak 0,5-1 çarpanlarına bağlı olarak verilmiştir. Yönerge yayınlanmadan dahil olan ay için bu çarpan direkt 0,75 kabul edilmiş, fakat daha sonra bu hatadan dönülüp geçmiş ayın çarpanı 1’e tamamlanmıştı. Önce teşvik ek ödemeden kapsam dışı bırakılan 1. Basamak hekim ve diş hekimlerine, Ekim’den itibaren geçerli olmak üzere teşvik ek ödeme getirilmiş; 0,7/0,9 gibi oranlarla çarpılan teşvik ardından bir daha 0,5-1 arası çarpanlarla kırpılarak cüzi bir ücrete dönmüştür. Hatta yönergeden önceki geçmiş 3 ay için 0,5-1 çarpan gerekçesiz olarak 0,75 olarak kabul edilmiştir. Böylelikle 4 kalemde ödeme yapılmasına karşın yoksulluk sınırını geçemeyen bir maaş elde edilmiştir. Bunlar gerçekleşirken 4924 kadrosundan tamamen çıkarılan 1. basamak hekimlerinin maddi kaybı enflasyon zammı ile bile dengelenmemiştir.

Önerilerimiz

Basamak hekimlerinin ve diş hekimlerinin taban ödemesi hedeflere bağlanmamalıdır ve teşvik ödeme çarpanı yönerge öncesi geçmiş 3 ay için 1’e tamamlanmalıdır.
4924 kadro dağılımı hak kaybı oluşturulmadan revize edilmelidir.

Acil Hekimlerinin Sorunları

Acil servislere başvuruların birçoğu acil servis kriterlerini karşılamayan hastalardan gelmektedir. Bu başvurular neticesinde hekimler artmış iş yükünden bunalmıştır. Acil servis kriterlerini karşılayan hastalara gösterilmesi gereken özen, bu şartlar altında gösterilememekte ve malpraktis riski artmaktadır. Bunun karşılığında acil servislerdeki hekimlerimiz adil olmayan ücretlendirme, 4924 sözleşmelerinin iptali gibi durumlarla karşı karşıyadırlar. Sağlıkta şiddet olayları ve beyaz kod başvuruları büyük oranda acil servislerde gerçekleşmektedir.

Önerilerimiz
Acil servislerden yeşil alanlar kaldırılmalıdır.
Acil servislerde hastanın ilk tedavisi yapılmalı, zorunlu durumlar ve gereklilikler dışında reçete yazılmamalıdır.
Başvuru sayısını azaltmak için 1. basamağın güçlendirilmesi gerekmektedir.
Acil servislerde çalışma saatleri azaltılmalı, nöbet ücretleri bir hekimin layık olduğu miktarlara yükseltilmeli, nöbet ve ek mesai süreleri normal mesaiden yüksek bir miktarda ücretlendirilmeli, maaşlar ve ek ödemeler iş yükü ve çalışma yoğunluğu göz önüne alınarak artırılmalıdır.
İcap nöbetleri adil olarak ücretlendirilmeli, bir hekimin tahsil ve niteliğine uygun olmalı, icap nöbeti tutan hekimlere de nöbet ertesi izin verilmelidir.
Hekimsen Acil Tıp Çalıştayı Raporu’nda belirttiğimiz düzenlemeler konu hakkında detaylı bilgi vermektedir. Buradaki düzenlemelerin sağlanması gerekmektedir.

Ek Ödeme Yönetmeliğinde Kapsam Dışı Kalan Hekimlerin Sorunları

Hudut ve Sahiller Sağlık Genel Müdürlüğü, Sağlık Bakanlığı Merkez Teşkilatı, Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü ve diğer bakanlıklara bağlı kurum hekimleri, diğer tüm hekimler gibi temel maaşları yetersiz olduğu halde ek ödeme yönetmeliğinde de kapsam dışı bırakılmış, özlük hakları hiçe sayılmıştır.

Önerilerimiz
Kapsam dışı kalan hekimlerin gelir düzeylerinin de diğer hekimlere göre adil bir şekilde düzenlenmesi gerekmektedir.
Hudut ve Sahiller Sağlık Genel Müdürlüğü’nde çalışan hekimlerimizin yurt dışından gelen enfeksiyonlarla ilk karşılaşması gibi çeşitli kurumların sahip olduğu riskler değerlendirilerek tazminat verilmelidir.

Emekli Hekimlerin Sorunları

Emekli hekimlerin yoksulluk sınırına yakın olan maaşları, çalışma durumunda kesintiye uğramaktadır. Bu durum hiçbir meslek grubuna uygulanmazken hekimlere reva görülmektedir. Tüm diğer meslekler emekli olduklarında hekimler kadar gelir kaybına uğramamaktadır. Zira hekimlerin gelirlerinin bir kısmı emekliliklerine yansımamakta, bu da büyük gelir kaybına neden olmaktadır. Bu yüzden birçok hekim emeklilik düşünememekte, zaten kısalmış ömürlerini çalışarak tamamlamak durumunda kalmaktadır.

Önerilerimiz
Bütün ödemeler hak edilmiş ödemelerdir. Yapılan ödemelerin tamamı emekliliğe yansıyacak şekilde düzenlenmelidir.
Hekimin emeklilik ek göstergesi asgari 9000 olmalıdır. Tüm memur maaşları teknik özellik, eğitim süre ve zorluğu, yapılan işin yoğunluğu, hayati riski, önem derecesi vb. kriterlere göre yeniden belirlenmelidir.
Emeklilikte çalışma durumunda kesinti adaletsizliğine son verilmelidir.
Bütün hekimlerin emekli olma durumlarında kendi kurumlar part time mesleklerinin icra etmelerinin önü açılmalıdır. Aile Hekimliği örneğinde 2-3 hekim birlikte bir Aile Hekimliği birimi çalıştırabilmelidirler.

Taban, Teşvik ve Destek Ödemelerindeki Sorunlar

Hekimsen; hekimlerin gördükleri eğitime, mesleklerini icra ederken aldıkları riske göre objektif ve bilimsel yöntemler ile değerlendirilip, yapılacak ek ödemelerin bu kriterlere göre yapılmasını doğru bulmaktadır. Bu kriterlere göre en alt noktada kalan, en az yoğunlukta çalışan hekimin de hekimlik mesleğine yaraşır bir temel ödemeyi tek kalemde almasını savunmaktadır.

Yapılacak ek ödemeler; yoğun çalışan hekime “Bu kadar emek boşuna” dedirtmeyecek, ek ödeme almayan bir hekime ise “Keşke ek ödeme alabileceğim bir alan seçmiş olsaydım” cümlesini kurdurmayacak kadar doğru miktarlarda ve tüm haklar gözetilerek belirlenmiş olmalıdır. Ek ödemeler adaletle dağıtılmalı; performans sistemi yerine hak edilen gelirin temelini oluşturan kısım tek kalemdeki maaş ödemesi olmalıdır.

Yapılan ek ödemelerde var olan şartlar, hekimin sağlığından ve sosyal yaşantısından kopacak şekilde iş yüküyle çalışmasını şart koşmaktadır. Yıllık 30 gün izin hakkı olan bir hekimin bir ayda 5 günden fazla ya da yıl içerisinde 12 günden fazla izin alma durumunda ek ödemelerinin kesintiye uğraması tehdidiyle karşı karşıya kalmaktadır. Hiçbir devlet kurumunda ve hatta özel sektörde dahi olmayan bu uygulama hekimlere reva görülmüştür. İzin almak yasal bir haktır ve ek ödeme kesintisi tehdidiyle bu hakka el uzatılmaktadır.

Diğer taraftan SUT fiyatlarının artırılmamasıyla verilen ek ödemeler zaman içinde erimektedir.

Ek ödemelere disiplin cezası alma durumunda hukuka aykırı bir şekilde kesinti yapılmakta, hekim bu şekilde bir olayda iki kere cezalandırılmaktadır.

Önerilerimiz
Ek ödeme yönetmelikleri tarafımızca bakanlığa gönderilen görüşler ile diğer hekim odaklı STK’ların görüşleri dikkate alınarak tekrar gözden geçirilip adaletsizlikler giderilmelidir.
SUT fiyatları düzenli aralıklarla piyasa şartlarına göre güncellenmelidir.

Toplu Sözleşme İkramiyesinde %2 Baraj Şartı

Sendikalara toplu sözleşme ikramiyesinden yararlanabilmesi için getirilen yüzde 2 baraj şartı maksatlı, birtakım sendikaları üye kaybından korumayı hedefleyen bir düzenleme olarak görülmektedir. Yönetmelikler sebebi ile sendika ayrımcılığına yol açacak bu kötü niyetli uygulamadan ivedilikle vazgeçilmelidir. Bu durum sendika tekelleşmesine yol açacak bir uygulamadır.

Önerimiz
Hekimsen bu barajın üzerinde üye sayısına sahiptir. Baraj altında kalacak bazı sendikalardan Hekimsen’e üye geçişi olabileceği halde bu demokrasi dışı uygulamanın karşısındayız. Her görüşe, her politikaya saygılı siyaset üstü yapımızla üye sayısı düşük sendikaların da temsil etme hakkına sahip olduğunu belirtiyoruz. Daha önce ilk üç sendikaya ayrıcalık sağlayan ödeme hükmünün Anayasa Mahkemesi’nce iptal edildiği gerçeğinden yola çıkarak bu kötü niyetli uygulamanın da iptal edilmesi için gerekli mücadeleyi vereceğiz. Sorunun çözümü yargıya bırakılmadan yönetim tarafından bu uygulamanın iptal edilmesi en doğru davranış olacaktır.
Malpraktis yasasında bulunan subjektif ve eksik kalmış tüm bölümler bilimsel gerçekler ışığında düzenlenmeli ve geçmişte haksız malpraktis cezası almış meslektaşlarımız aynı kapsama alınmalıdır.

Geleneksel tedavileri talep eden hekimler açıköğretim sistemi üzerinden yüksek lisans yaparak alabilmelidirler.

Sonuç
Sağlık Bakanlığı, Yüksek Öğretim Kurumu gibi çözüm aradığımız muhataplarımız diyalog kapılarını kapatmıştır. Web sayfamızdan, basından ve sosyal medya kanallarından defalarca ifade ettiğimiz sorunlar ve önerilerimiz görmezden gelinmiş, etkin bir çözüm üretilmemiştir. Görüşme taleplerimize ve gönderilen mektuplarımıza cevap dahi verilmemiştir.

Tüm bahsettiğimiz bu nedenlerle anayasal hakkımız olan iş bırakma eyleminden başka çaremiz kalmamıştır. Hekimsen, 12 Ocak 2023 tarihinde tüm Türkiye’de iş bırakma kararı almıştır.

Meslektaşlarımıza ve kamuoyuna saygı ile duyurulur.