Oksijen Kullanımı ve Doğru Maske Seçimi


Oksijen kullanımında bizim için önemli olan hastanın ne kadar oksijene ihtiyacı var ve hangi maskeyi kullanırsak doğru ölçüde oksijenasyonu sağlayabiliriz? Oksijen ihtiyacı olan hastaların ilk değerlendirmesinde kullandığımız vital parametre oksijen satürasyonudur. Oksijen satürasyonu pulse oksimetre denilen cihazla ölçülür. Cihaz sistol ve diyastol sırasında ölçtüğü hemoglobin satürasyonundan matematiksel olarak arteryel SpO2’yi hesaplar. Bu cihaz hastanın oksijene ne kadar ihtiyacı olduğunu ve tedavi süresince ne kadar etliki oksijenasyon sağladığımızı takip etmemizi sağlar. Her cihaz kullanımında olduğu gibi pulse oksimetre kullanımında da dikkat edilmesi gerekenler vardır. Aksi halde doğru ölçümü elde edemeyiz;

  • Cihazın monitörde oluşturduğu dalganın şekli ölçümün doğruluğu hakkında bilgi verir.
  • SpO2 %70-100 arasındaysa ±%2 SD yanılma payı vardır.
  • SpO2 %50-70 arasındaysa ±%3 SD yanılma payı vardır.
  • Hastanın ekstremitelerinin soğuk olması ya da hipoperfüzyona bağlı distal dolaşım bozukluğu durumunda ölçümler güvenilir olmayabilir, hipotermi ya da probun yerleştirme hatalarında yanlış düşük değerler görülebilir. 

Oksijen verme yöntemleri

Normal basınçlı oksijenin hastaya verilmesi için kullanılan nazal kanül ve oksijen maskeleri bulunmaktadır. Hastanın oksijen ihtiyacı, sahip olduğu hastalıklar, endikasyonlar ve elimizdeki malzeme imkanı doğru maskeyi seçmemizde rol oynamaktadır. Oda havasında aldığımız oksijen miktarı %21’dir, verdiğimiz oksijen ile ulaştığımız miktarsa kullandığımız yönteme göre değişkenlik göstermektedir. 

Rezervuarlı (Geri Solumasız) Maske

Hastalara daha yüksek miktarda oksijen vermek için en kolay yöntemdir. Bu maske tipinde hastalara 10-15 L/dk akımda %60-90 konsantrasyon aralığında oksijen verebilmemiz mümkündür. Ama verilen konsantrasyon oksijen akım hızı ve hastanın solunumu ile ilişkilidir.

Kısmi yeniden solunabilir ve yeniden solunmayan olmak üzere iki tipi mevcuttur.

Kısmi yeniden solunabilir maske basit oksijen maskesi ve eklenen rezervuar torbadan oluşur. Oksijen akımı, inspirasyon sırasında rezervuar torbanın en az üçte biri dolu olacak şekilde ayarlanır. Kullanımı sırasında, ekspire edilen gazın ilk 1/3’lük bölümü rezervuar torbaya girer. Torba oksijen akımı ile dolduğunda ve ekspirasyonun 1/3’ü tamamlandığında, geri kalan gaz maskenin ekshalasyon portundan dışarı atılır.  

Yeniden solunmayan maskede ise rezervuar torbanın üzerindeki tek yönlü valf, ekspire edilen gazın yeniden rezervuar torbaya girmesini engeller. Maskenin yan tarafındaki deliklerden birinin üzerindeki valf ise, oda havasının maskeye girişini kontrol eder.

  • En kritik acil hastalarında ve özellikle travmada oksijen vermenin yöntemidir.
  • Karbonmonoksit zehirlenmesinde yüksek konsantrasyonda oksijen vermek için seçilmesi gereken yöntemdir.



Venturi Maske

Venturi maskesi oda havası ve oksijenin sabit oranda karışmasını ve hastanın sabit konsantrasyonda oksijen solumasını sağlar. Bu maskede gaz akışı hastanın inspiratuvar gaz akışından genellikle fazladır ve böylece hastanın ihtiyacı olan oksijen hastanın solunum sayısından ve inspiratuar hava akım hızından etkilenmeksizin hastaya ulaşır. Basit maske ve oksijeni aktarmak üzere değişik oranlarda oksijen geçişine izin veren değişik renkli adaptörlerden oluşmaktadır.

%24, %28, %35, %40 ve %60 konsantrasyonda oksijen verebileceğiniz formları mevcut. %24-28’lik formları karbondioksit retansiyonu riski olan hastalarda (KOAH gibi) kullanışlıdır.

Basit Yüz Makesi

Yüksek miktarda oksijen gereksinimi olan hastalarda seçilmesi gereken yöntemlerden biridir. %40-60 konsantrasyonunda oksijen verilebilir. Basit yüz maskeleri hipoksik solunum yetmezliğindeki hastalar için (Tip 1) ideal bir araçtır. Ancak Hiperkarbik solunum yetmezliğinde (Tip 2) karbondioksit retansiyonuna neden olabileceği için iyi bir yöntem değildir. 5L/dk’nın altında oksijen verilmesi yeterli olan (%50 oksijen ihtiyacı) hastalarda kullanılmamalıdır. Çünkü bu miktarın altındaki oksijen akımında hastanın geri soluması daha olasıdır ve karbondioksit retansiyonu oluşturma riski daha yüksektir.


Nazal Kanül

Nazal kanülle oksijen verilmesi düşük akımlı bir uygulamadır ve hastaların kendi inspiratuvar akım hızının altındaki akım hızlarında oksijen verebilir. 4L/dk’nın üzerindeki hızlarda uygulamada hastaların rahatsızlık ve burunda kuruma hissi olabilir. Nazal oksijen uygulaması sırasında hastanın ağzından solumasının yeterince oksijen almasına engel olduğu düşünülse de çalışmalar ağızdan solunsa da alınan oksijen konsantrasyonunun aynı veya özellikle solunum sayısı arttığında yüksek olduğunu göstermiştir. Akut durumlarda hastaların çoğunluğu ağızdan soluma eğilimindedir ve solunum paterni kişiler arasında farklılıklar gösterir. Bu nedenle oksijen uygulama şekli hastanın oksijen satürasyonu ve mümkünse kan gazı tetkiklerine göre yapılmalıdır.

Nazal Kanülün Avantajları

  • Konfor, (Bazı hastalar 4/dk’nın üzerinde rahatsızlık hisseder)
  • Verilen oksijen dozu artabilir, (1-6L/dk hızlarda %24-50 aralığında)
  • Hastaların genelde tercihidir. Çünkü hasta konuşabilir, yemek yiyebilir,
  • Klostrofobiye neden olmaz,
  • Bazit yüz maskesine göre daha az inspiratuvar rezistansa neden olur,
  • Daha az karbondioksit retansiyonuna neden olur, (KOAH hastasında tercih nedenidir)
  • Ucuzdur.

Nazal Kanülün Dezavantajları

  • Nazal irritasyon ve ağrıya neden olabilir
  • Burun tıkanıklığı olan hastalarda kullanışlı değildir
  • Nazogastrik tüp ya da feeding olan hastalarda kullanışlı olmaz

 
Oksijen Verilmesi Gereken Hastalar

  • Tüm kritik durumda ki hastalar.
  • Daha önce stabil hipoksemisi olan hastalarda oksijen satürasyonunda düşme veya nefes darlığında artış olması.
  • Bilinç bozukluğu gibi hiperkarbi semptomları olabilecek ya da hiperkarbi için risk grubunda olan hastalar.
  • Solunum sıkıntısı olup metabolik bozukluğu (ör. Diabetik ketoasidoz) olduğu düşünülen hastalar.
  • Eş zamanlı oksijen satürasyonunu güvensiz kılacak periferik dolaşım bozukluğu gibi ek sorunları olan hastalar.
  • Hastanın tıbbi durumunun tanımlanması veya yönetimine kan gazı sonuçlarının katkı sağlayacağı durumlar.

Spesifik Hastalıklarda Oksijen Kullanımı

Kritik Acil Hastaları, Anaflaksi, Boğulayazma ve Travma

  • Oksijen satürasyonu %94-98 hedeflenir.
  • Geri solumasız maske ile gerekirse 10-15 L/dk hızda.
     

Karbonmonoksit zehirlenmesi

  • %100 oksijen hedeflenir.
  • Geri solumasız maske ile 15 L/dk başlanabilir.
     

Hipoksik Solunum Yetmezliği

  • Hastanın oksijen satürasyonu %85’in altında ve hiperkarbi riski yoksa geri solumasız maske ile 10-15 L/dk oksijen başlanmalıdır.
  • Sonra nazal kanül ya da basit maske ile değişebilir.
  • Diğer tüm hastalarda (hiperkarbi riski yoksa) tolere edebiliyorsa nazal kanülle oksijen başlanır. Nazal kanül tolere edilemiyorsa basit maske kullanılabilir. Hedef oksijen satürasyonu %94-98 olmalıdır.
  • Astım, pnömoni gibi hastalıklarda da hedef SpO2 %94-98 düzeyidir.
     

Pnömotoraks

  • Henüz drenaj uygulanmamışsa 10-15L/dk oksijen geri solumasız maske ile başlanır.
  • Genellikle hedef SpO2 %94-98 düzeyidir.
     

 Kalp yetmezliği

  • Hastanın hiperkarbi riski yoksa.
  • Hiperkarbi riski varsa SpO2>%88-92 olması yeterlidir.
  • Hastalara CPAP veya BPAP uygulaması düşünülmelidir. Hiperkarbisi olan hastalarda BPAP tercih edilmelidir.

KOAH

  • Hastaların hiperkarbik solunum yetmezliği eğilimi olduğu unutulmamalıdır.
  • Aşırı oksijen kullanımı karbondioksit retansiyonunu artırır.
  • Hastanın risk faktörü varsa, daha önce hiperkarbik solunum yetmezliği olmasa da %88-92 SpO2 hedeflenmelidir.
  • Daha önce hiperkarbik solunum yetmezliği olan hastaların sağlık personelinin oksijen dozunu fazla vermemesi için yanlarında bir uyarı kartı taşıması önerilmektedir.
  • Hastanın gelişinden 30-60 dk sonra ya da klinikte kötüleşme halinde arteriyel kan gazı yeniden değerlendirilmelidir.
  • Hasta stabilize edildikten sonra nazal kanülle 1-2 L/dk hızında oksijen idamesi durdurulmaktadır.

Miyokard İnfarktüsü

  • Akut miyokard infarktüsü olan hastalarda rutin oksijen verilmesine gerek yoktur.
  • Oksijen satürasyonu >%94 ise oksijen başlanmamalıdır.
  • Hiperkarbi riski olan hastalarda hedef SpO2 %88-92 aralığında olmalıdır.
  • Oksijen desteği oksijen satürasyonu %90’ın altında, kalp yetmezliği olanlar da dahil olmak üzere solunum sıkıntısı olan ve hipoksemi için yüksek riski olan hastalara önerilmektedir.

SaglikPersoneliyiz.Com / Özel Haber 

Her hakkı SaglikPersoneliyiz.Com'a aittir. Aktif link vermeden kopyalanması yasaktır.

Afet Ve Crush Sendromu Nedir? Neler Yapılmalıdır? Afet Ve Crush Sendromu Nedir? Neler Yapılmalıdır?
Editör: TE Bilişim