Bu hekimler, yalnızca hastalıkları tedavi eden değil, aynı zamanda sağlığı koruma, erken teşhis, önleme ve toplum sağlığına yön verme görevleriyle sağlık sisteminin omurgasını oluşturuyor.

Koruyucu Sağlığın Sessiz Kahramanları

Pratisyen hekimler; işyeri, toplum, çevre sağlığı gibi geniş bir yelpazede hizmet sunuyor. Hastalıkları bütüncül bir yaklaşımla ele alıyor, koruyucu hekimlik uygulamaları, sağlık taramaları ve kronik hastalıkların takibi gibi görevler üstleniyorlar. Ancak son yıllarda bu görevlerin önemi artarken, hekimler siyasi tercihler ve sistemsel sorunlar nedeniyle itibarsızlaştırılma tehdidiyle karşı karşıya kalıyor.

Birinci Basamakta Derinleşen Sorunlar

Türkiye'de aile hekimliği sistemine geçilmesiyle birlikte pratisyen hekimler birinci basamakta ağırlıklı olarak aile hekimi veya toplum sağlığı merkezlerinde çalışmaya başladı. Ancak uygulamada yaşanan problemler, sistemin temel amacını gölgeliyor. Aile hekimlerinin maaşları birçok değişken üzerinden hesaplanıyor ve bu durum belirsizlik yaratıyor. Performansa dayalı ödeme sistemi hekimler üzerinde etik baskı oluştururken, hasta-hekim ilişkilerini maddiyata dayalı hale getiriyor.

Emeklilikte Sürgün: Hekimlik Hayatının Sonu Yok

Hekimlerin ücretlerinin emekli maaşlarına düşük yansıması nedeniyle, birçok pratisyen hekim yasal olarak emekli olma hakkı bulunsa bile çalışmaya devam etmek zorunda kalıyor. Bu, sağlık çalışanlarının yıpranmasına ve uzun vadede tükenmişlik yaşamalarına neden oluyor.

Antalya'da 514 Kişiye Bulaşıcı Hastalıklar Eğitimi Verildi
Antalya'da 514 Kişiye Bulaşıcı Hastalıklar Eğitimi Verildi
İçeriği Görüntüle

Hekime Ekstra Yük: İşletmecilik Rolü

Aile sağlığı merkezlerindeki hekimler, yalnızca sağlık hizmeti sunmakla kalmıyor; aynı zamanda gider yönetimi, satın alma ve işletmecilik gibi idari sorumluluklar da taşıyor. Sağlık Bakanlığı’nın yükü hekime devreden bu sistemi, hekimleri asli mesleklerinin dışına itiyor. Yıllık izin veya raporlu olunduğunda yaşanan ücret kesintileri de anayasal haklara müdahale anlamı taşıyor.

Taşeronlaşma ve Düşük Ücret: İşyeri Hekimliğinde De Durum Farklı Değil

İşyeri hekimliği yapan pratisyenlerin çoğu OSGB’ler aracılığıyla düşük ücretle çalıştırılıyor. Bu durum yalnızca ekonomik sorunlara değil, mesleki bağımsızlık ve standartlara da zarar veriyor. TTB’ye üyelik oranının düşüklüğü ve Bakanlık denetimlerinin gevşekliği, bu sorunları derinleştiriyor.

Kurum Hekimleri: Az Sayıda, Yüksek Sorumlulukla

Kurumlarda çalışan pratisyen hekimler, personelin ilk değerlendirmesini ve yönlendirmesini sağlıyor. Ancak bu alanda da düşük ücret, ücret kesintisi ve sınırlı izin gibi yapısal sorunlar hakim. Türkiye genelinde yaklaşık 750-800 kurum hekimi bulunduğu tahmin ediliyor.

Acil Servislerde Alarm: Şiddet, Yorgunluk, Güvensizlik

Pratisyen hekimlerin önemli bir kısmı acil servislerde görev yapıyor. Ancak randevu sisteminin yetersizliği ve artan başvuru sayısı, bu alanı sağlık hizmeti sunmanın en zorlu noktası haline getiriyor. Kışkırtılmış sağlık talebi, güvenlik eksikliği ve performansa dayalı ödeme sistemi, sağlıkta şiddeti tetikleyen ana faktörler olarak öne çıkıyor.

Pratisyen Hekimlerin Acil Talepleri

Sağlık sisteminin bu önemli yapı taşlarını güçlendirmek ve nitelikli sağlık hizmetini sürdürülebilir hale getirmek için şu adımların atılması zorunludur:

  • Mesleki itibarın korunması ve artırılması
  • Performans odaklı değil, nitelik odaklı ödeme modelleri
  • Etkin şiddet önleme politikaları
  • Hekimlerin idari yüklerden arındırılması
  • Emeklilik sisteminin iyileştirilmesi
  • Kamusal, eşit ve ücretsiz sağlık hizmeti anlayışının benimsenmesi