Lafı hiç dolandırmadan söyleyeyim: Torpil arayan kişi, bilin ki; beceriksiz, başarısız, yetersiz, sünepe, asalak ve kendi kişiliğine, kendi kimliğine, kendi başarısına asla güvenmeyen, kendine zerre güveni olmayan, tek başına hiçbir işi asla başaramayacak kişidir.

Sürekli birilerine muhtaç kalmış, birilerine bağımlı; hayat başarısı ve kimlik başarısı olmayan kişidir…

Torpil arayan kişi, ezik kalmış kişidir…

Kısacası torpilli kişi, beyin engelli kişidir…

Torpilli kişi kendi başına karar alamaz, ama sürekli birilerinden emir alır.

Çünkü hayat boyu başkalarının etkisi altında yaşamaya mahkumdur…

Torpilli kişi hak ve hukuk anlayışından yana asla tavır koyamaz…

Kişisel iradesi felç olmuştur.

Torpil arayan kişi, hem ailesinin, hem akrabasının, hem sosyal çevresinin, hem toplumun asalak diye tabir edilen sınıfına girer.

Çünkü sürekli birilerine rica, minnet borcu vardır…

Ve bu rica, minnet borcu hayat boyu öde öde bitmez.

Yani hayat boyu birilerinden emir almaya mecburdur…

TORPİL YAPAN KİŞİ DE

Torpil yapan kişi de hak ve hukuk bilmez, adalet hiç bilmez.

Çünkü kendisi adaletten yana hiç değildir…

Kul hakkı nedir bilmez.

Kamu-Sen'den Toplu Sözleşme Tepkisi : "Hayal Kırıklığı" Kamu-Sen'den Toplu Sözleşme Tepkisi : "Hayal Kırıklığı"

Kul hakkı yemekten hiç çekinmez.

Yetim hakkı, öküz hakkı nedir bilmez.

Allah’tan korkmaz, kuldan utanmaz.

Toplumun yüz karasıdır.

Bir öğretmen olarak, bir eğitimci olarak görevim; en mükemmel şekilde, kendi alanımda eğitim vermek ve kendi alan dersim olan matematiği öğrencilerime sevdirerek, derse heyecan ile koşa koşa gelmelerini sağlamak ve matematiği sıkılmadan, kendilerine en uygun, güncel yöntemlerle öğrenmelerinin yolunu açmaktır.

Tabi ki bu, 20 yıllık mesleki deneyim ve tecrübe ile, liyakat ile olacak bir olgu ve özverinin bir ürünü olarak ortaya çıkıyor…

Ha diyince hiçbir başarı olmaz.

Sabır, azim, kararlılık, çok çalışma ve büyük emekler ile ortaya çıkar başarı…

TORPİL TABLOSU

Bir öğretmen ve eğitimci olarak sınıfımda iki öğrencim var diyelim.

Bir matematik dersine başlıyorum. Biri var ki, maşallah akıl küpü, zeka  gözlerinden ışık saçarak fışkırıyor, azimli, kararlı, zehir gibi derler ya, o derecede çalışkan, öğrenmek için elinden gelenin fazlasını yapıyor, emek harcıyor, çabalıyor, soruyor, araştırıyor…

Projeler yapıyor, bilim ve ilim öğrenmek için özveri ile çalışıyor, dur durak bilmiyor…

Başarı onun için olmazsa olmaz adeta…

Çalışmak için doğmuş gibi…

İçinden geliyor çalışma disiplini…

Okulunu birincilik ile bitiriyor…

Üniversite hayatı o derece başarılar ile dolu, yüksek lisans, yurt dışı çalışmaları ve derken doktorasını yapıyor…

Çok büyük ve emekler ile, çabalar ile, gece gündüz çalışarak bunu başarıyor…

Bileğinin hakkı, alnının teriyle…

Diğer bir öğrencim ise, diyelim ki, normal zekada, kendi halinde, kendini fazla yormayan, çok çalışmayı çok da umursamayan, olduğu kadarıyla yetinen, orta derecelerde okulunu bitirmiş…

Orta derecelerde üniversite kazanmış, orta derecelerde bir bölümde okumuş ve lisans mezunu olmuş…

TABLO ORTADA

Bu tabloya göre kimin amir ve kimin yönetici olması gerekiyor?

Her şey ortada.

İlkokuldan tutun, taa üniversiteye gidin, biri başarı üzerine başarı göstermiş, diğeri ortada kalmış, orta seviyeli biri…

Birinin kapasitesi ortada kalmış,

Diğeri ışıl ışıl bir akademik kariyer yapmış…

Şimdi, böyle iki tane öğrencim olsa,

İkisi de yöneticilik sınavına girmiş, ikisi de yöneticilik sınavını kazanmış olsun.

Ama orta seviyeli olanın torpili olsun…

Hoş, sınava hiç girmeden bile, torpil bulursa yönetici oluyor ya, o başka yazının konusu olur.

Bu orta seviyedeki öğrencim torpili ile diğerinin başına amir olsa, yönetici olsa ne olur?

Torpil dediğimiz, orta başarılı ve başarısız kişileri makam ve mevki sahibi yapan, başarılı ve çok başarılı kişileri gerçeğinin aksine, başarısız gösteren sistemin içindeki bir çeşit hastalık…

Şahsen bir eğitimci olarak böyle bir tabloyu görsem, oradan çok da bir şey beklemem, çok açık söyleyeyim.

Çünkü yönetici olacak kişi, kendisi için başarılı olamamış ki, başkalarının başarılı olması veya başkalarının daha çok başarılı olması için nasıl bir vizyon veya misyon ortaya koyabilir?

Vizyonu veya misyonu, başarısı olsa; ilk önce onu kendisi için kullanırdı.

Kendine bile yetersiz birinin, kendine bile başarısı yetmemiş birinin kalkıp bir başkasının daha çok başarılı olması için ortaya ne gibi vizyon çıkarabilmesini bekliyoruz ki?

Ya da kendine bile yetersiz olan birinin, bir başkasının başarılı olması için, kimseden destek ve torpil kullanmadan, nasıl bir plan ve program ortaya koyabilmesini bekliyoruz?

Kendine bile başarısı yetmemiş birinin, bir başkası başarılı olduğunda, eziklik hissetmeden, samimi olarak nasıl bu başarıyı tebrik ve takdir edebilmesini bekliyoruz?

Saçma…

Herkesin çoluğu çocuğu var, herkes çoluk çocuğunun okuması için canla başla, gece gündüz çalışıyor, koşturuyor, yeri geliyor yemiyor, içmiyor, harcamıyor, üstüne başına almıyor…

Sırf çoluğu çocuğu okusun, başarılı olsun, belli makam ve mevkiye gelsin istiyor.

TOPLUMLARIN TORPİL İLE SINAVI

Fakat hem öğrencilerin, hem anne babalarının yıllarca emek verdiği, yıllarca çaba gösterdiği, yıllarca hayatlarını eğitim için adadığı bir süreçte, tüm bu mücadele sadece bir torpile harcanıyorsa…

Orada içler acısı bir tablo ortaya çıkıyor demektir…

Torpil varsa, başarı çöp!

Torpil yoksa, arkan yoksa, sadece çok çalışıp kendini bilime adayarak yaşamakla makam mevki sahibi olamıyorsan, maalesef ortada adalet diye bir kavram yok demektir…

Şimdi, vicdan sahibi, çoluk çocuk sahibi tüm anne babalara soruyorum:

Çocuğunuzun onca emeğine karşın, başına böyle bir torpil olayının gelmesini kabul eder, rıza gösterir misiniz?

TORPİLİN SONUÇLARI

Başarısızlık…

Vizyonsuzluk…

Misyonsuzluk…

Liyakatsizlik…

Adaletsizlik…

Hukuksuzluk…

Haksızlık…

Adam kayırmacılık…

AHBAP ÇAVUŞ İLİŞKİLERİNE BAĞLI TORPİL VARSA

Bilim ve ilim göstermelik vardır…

Yine birilerinin göstermelik, büyük balondan ibaret, çok büyük başarısı vardır…

Fakat, aynı zamanda,

Asıl başarı sahiplerine yönelik;

Türlü türlü engeller vardır…

Prangalar vardır…

Başarıyı küçümseme vardır…

Başarıyı görmeme vardır…

Manüplasyon vardır…

Mobbing vardır…

LİYAKAT VARSA

Başarı vardır, ilim vardır, bilim vardır…

Bilime saygı vardır…

İlime hürmet vardır…

Yeterlilik vardır…

Ufkun açılması vardır…

Ekip çalışması vardır…

Tebrik ve takdir vardır…

Uzay çağı vardır…

Toplumun muasır medeniyet seviyesine ulaşması vardır…

Dar kalıptan, torpilli insanlardan hiçbir şey olmaz.

Kendilerine hayrı yok ki zavallıların…

Kendine hayrı olsa zaten torpil peşinde koşmaz…

Kendi hakkını, hukukunu, başı dik, alnı açık şekilde savunur ve hiç işi olmaz torpil ile…

Başarılı kişi, asla torpile tenezzül dahi etmez…

Herhangi bir kayırmayı kendine zül addeder…

Torpil, toplumları geri bırakır.

En kötüsü de toplumsal vicdanı yaralar…

Torpil hastalığından tüm toplumların kurtulması ve liyakat sisteminin gelmesi dileğiyle…

Gelecek nesillerin bunu başarıcağına inancım tam.

Böyle gelmiş, böyle gitmesine izin vermeyeceklerine inancım tam.

Bir takım kimselerin gözlerini kör eden torpil,

Eminim ki, gelecek nesillerin gözlerini açıyor…

Hala bunun farkına varmak istemeyip günü kurtarma derdinde olanlar ise ne yazık ki var…

Allah (C.C.) gelecek nesillere göz açıklığı versin de inşallah, tüm toplumlar bu torpil hastalığından kurtulsun…

Kentbursa / Dr. Meryem ÇILDIR

Editör: Ertuğrul Gülmez