11 şehirde yaklaşık 14 milyon insanı etkileyen 6 Şubat depremleri, en çok ihtiyacın olduğu bu dönemde hastaneler ve aile sağlığı merkezlerinde de (ASM) yıkım ve hasara yol açtı. Bazı bölgelerde yıkım o kadar şiddetliydi ki ayakta kalabilen ASM parmakla sayılabilecek kadar azdı. Kahramanmaraş, Hatay, Adıyaman, Gaziantep, Malatya, Diyarbakır, Kilis, Şanlıurfa, Osmaniye, Adana ve Elazığ’daki 1200 ASM ve 4 bin aile hekimi, bir o kadar hemşire, ebe, aile sağlığı çalışanı afetten etkilenmiş durumda.

Felaketten etkilenme durumuna göre hizmete devam edebilen ASM sayısı değişiklik gösteriyor. Depremden en çok etkilenen iller Adıyaman, Kahramanmaraş, Gaziantep ve Hatay. Özellikle Antakya ASM’ler açısından en ağır yıkımın olduğu yer. İl merkezindeki 43 ASM’nin hemen hemen tümü yıkıldı. Ayakta kalan bir-ikisi kullanılamaz halde.

Kahramanmaraş ve Adıyaman’da ASM’lerin yüzde 50-60’ı çalışabiliyor. Adana ve Gaziantep’te de çoğu faal.

Türk Profesör Özel Hastane Fiyatına İsyan Etti: Hastanemetre İşliyor Türk Profesör Özel Hastane Fiyatına İsyan Etti: Hastanemetre İşliyor

Sendikadan bir ekiple birlikte geçen hafta deprem bölgesini ziyaret eden Mengücük, birinci basamak sağlık hizmetleri sunan ASM ve aile hekimleriyle ilgili sorunları Diken’e anlattı.

‘İnsani ve vicdani değil’

“Sağlık camiası depremde 100’ün üzerinde hekim olmak üzere, 500 sağlık çalışanını kaybetti. 10’un üzerinde aile hekimi vefat etti. Yıkımın büyüklüğü nedeniyle kayıpların çoğu Hatay’da. Ayrıca 500’ün üzerinde yaralı sağlık çalışanı var. Vefat edenlerin içinde aile hekimliği çalışanı olan hemşire ve ebe sayısı bilgisine ulaşamadık.

Depremi ‘sağlık çalışanları hariç’ şeklinde düşünmek ve onların mağduriyetinin olmadığını varsaymak haksızlık. Bölgede çalışan arkadaşlarımızın depremzede olduğunu yok saymak insani ve vicdani değil. ‘Nasılsın, yaşıyor musun, aile ve yakınlarından kaybın var mı, yaralı mısın,  evinin durumu nasıl, barınma, giyim ve gıda sorunun var mı’ diye sormadan iş beklemek onları ayrıca mağdur etmek.”

‘Her gün 100 kilometre yol giden var’

Depremlerden sağ çıkabilen pek çok hekim ve hemşire, kendi çocuk ve ailelerini güvenli bir alana yerleştirdikten sonra en kısa sürede hastanelere koşmuştu. Günlerce, aralıksız, uykusuz ve aç çalışmış, bir taraftan acil sağlık bakımı verirken arabada bıraktığı çocuklarını yoklamış, kendi yaralanmasını, ağrısını hissetmemişti.

Depremzede sağlık çalışanlarının kırgın, yorgun, endişeli olduklarını belirten Mengücük, şöyle devam etti: “Ailesi güvende olsun diye her gün 100 km yol gidip gelen hekim, evi yıkıldığı için çocuklarıyla birlikte konteynırda işe gelen hemşire, arabada konaklamaya devam etmek zorunda kalan, lavabo, tuvalet olmayan yerlerde hasta bakmaya zorlanan, kayıplar yaşamış, canını zor kurtarmış sağlık çalışanı kendini nasıl hissedebilir ki? Tüm bunlara rağmen sağlık hizmetini eksiksiz sürdürmesi nasıl beklenebilir ki? Anne babası sokakta kalmış hemşire nasıl onları düşünmeden işine dönsün? Gece aracında uyuyup mesaiye gelen sağlık çalışanı ne kadar sağlıklı olur?”

Editör: Ertuğrul Gülmez